Şenol Güneş ve bütüncül transferler

BEŞIKTAŞ geçen sezonki ara transferde sadece kulüp tarihinin değil tüm zamanların en kelepir transferlerinden birine imza atmış, 2013 yazında piyasa değeri 5 milyon Euro olan Tolgay Arslan’ı 500 bin Euro’ya transfer etmişti. Aslında bu ara transfer döneminde de 7 aylık sakatlığından sonra ilk kez takımla çift kale antrenman maçında yer alan Tolgay bir nevi “yeni transfer.”Sakatlığı geçen Veli ve Tolgay’a ilaveten kaleci Boyko, komple savunmacı Alexis ve stoper Marcelo Beşiktaş’ın 2015-16 sezonu ara transferinde kadroya kattığı isimler.“Hangisi daha iyi transfer?” diye sorgulayıp aralarından birini öne çıkarmak Şenol Güneş’in bireyin merkezde olduğu ama son tahlilde o bireyin hep bir bütünün yani futbolda takımın ayrılmaz parçası olduğu Bütüncü Yaklaşımı’na ters.

Zaten rotasyonun yadsınamaz bir gerçek olduğu güncel futbolda artık ideal 11’ler ve yedek oyuncular arasında eskisi gibi kalın çizgilerle bir ayırım söz konusu değil. Daha çok bir bütünün içinde birbirine alternatif oyuncular söz konusu. Beşiktaş bu açıdan bakınca iyi alternatif oyuncularla kadro bütününü güçlendirdi. Son takviye stoper Marcelo, direkt olarak aynı kiralama süresi ve bedeli karşılığı Miloseviç’le bir nevi takas edildi. Beşiktaş’ta sezonun ilk yarısı boyunca stoper tandeminde bir alternatif sorunu vardı. Bunu alınan sonuçlar da fazlasıyla kanıtlıyor. Güneş’in ideal stoper tandemi Rhodolfo-Ersan’ın oynadığı maçların büyük çoğunluğunu Beşiktaş kazanmayı başardı. Ancak ikisinden birisi tandemde yokken Beşiktaş hep zorlandı. Kasımpaşa maçında Ersan’ın yokluğunda şans bulan Miloseviç’in bir gole direkt etki yapan bireysel hatasının da etkisiyle Beşiktaş o maçta kalesinde 3 gol gördü.

Beşiktaş bu sezon Türkiye’de oynadığı maçlarda bir de Miloseviç’in hava topunda yaptığı hata sonrası penaltıya sebep olup oyundan atıldığı Sivas Belediye maçında kalesinde 3 gol gördü. Miloseviç, Beşiktaş’a uyum sağlayamadı ama zaten 500 bin Euro’ya transfer edilen bir genç stoperden çok büyük performans bekleyen insan sayısı da azdı. Daha çok “geçici dolgu” cinsinden bir transferdi. Lakin Miloseviç genç yaşı ve İsveç U21’de sergilediği başarılı performansı sayesinde Avrupa piyasasında Marcelo ile takas edilip Almanya Bundesliga’da şans bulabilecek bir oyuncu algısına sahip. PSV’den sonra Almanya’da da çoğu zaman iyi performanslar sergilerken maç kaçırmayan Marcelo, hava toplarında şüphesiz kiraya verilen Pedro Franco’dan da Miloseviç’ten de çok daha kudretli ve güvenilir bir oyuncu.

Şenol Güneş’in Ersan-Rhodolfo ikilisi bozulduğunda bir başka denemesi de Tosiç’i stopere çekmek olmuştu. O maçta da bir başka puan kaybı Akhisar karşısında alınan yenilgi sonucu gelmişti. Marcelo, Şenol Güneş, Beşiktaş’a ilk geldiğinde stopere takviye olarak yönetime sunduğu listedeki 4 oyuncudan birisiydi. 2015 yazında Hannover, Marcelo’nun bonservisi için pazarlık kapısını 5 milyondan açıyordu. Marcelo’dan önce geldiği için sadece stopere transfer edilmiş gibi bir algı uyandıran Alexis, kariyeri boyunca sadece stoper değil sağ ve sol bekte de forma giymiş, İspanya’nın Real, Atletico ve Barcelona’dan sonraki en güçlü ekipleri Valencia ve Sevilla’da şans bulacak kadar iyi kumaşa sahip bir oyuncu. Bir nevi Ali Eren’in 2015 model daha az kontrolsüz versiyonu olan Alexis’in stoper dışında her iki kanat beki olarak da oynayabilmesi bu transferin en olumlu tarafı. Sağ bekteki alternatiflerden Serdar Kurtuluş’tan daha tempolu, hızlı bir oyuncu. Motta’nın takımdan ayrılmasından sonra sol bek kontenjanına Alexis de eklenmiş durumda.

Son olarak kaleyle bitirelim. Beşiktaş kaleci Boyko transferiyle sessiz sedasız önemli bir soruna da en azından neşter vurmuş oldu. Neşter sonrası tedavi sürecini oyuncu performansları belirleyecek. Rene Adler ve Ospina, Boyko’dan daha iyi kaleciler olabilir ancak Boyko’nun 2015 yazındaki fiyatı ile Beşiktaş’a geliş fiyatını karşılaştırırsak finansal açıdan zamanlama doğru gözüküyor. Ukraynalı kaleci, Tolga Zengin ile Beşiktaş taraftarı arasındaki her daim pusudaki gerilimi düşürecek bir hamle oldu. Mesela şu açıdan düşünelim: Tolga iki sezondur zaman zaman kötü hatalar yapsa da arkasındaki Günay bir türlü onu kesebilecek düzeye gelemedi. Duygusallığı bir kenara bırakalım: Eğer Tolga Zengin, Günay’ın Galatasaray maçında yaptığı hatayı yapıp aynı golü yedirseydi şu anda % 99 Beşiktaş kalecisi değildi.

Boyko her şeyden önce Günay’dan çok daha fazla kendisini kanıtlamış ve bazı özellikleriyle çok daha fazla güven veren bir kaleci. Son tahlilde Boyko, Tolga’yı fazlasıyla zorlayabilecek bir kaleci. Artık Boyko mu oynar yoksa Tolga mı sorusunun cevabı aranıyor: Kim daha iyiyse o oynayacak. Boyko, direkt Tolga’dan eldivenleri de alabilir, Tolga’yı Trabzon’daki yüksek standartlarına, fabrika ayarlarına da döndürebilir.

Ali Ece/Yeni Yüzyıl